Yaygın Gelişimsel Bozukluk/Otizm//
OTİZM SPEKTRUM BOZUKULUĞU
Otizm Spektrum Bozukluğu, çocukluk çağında ortaya çıkan nöro-gelişimsel bir bozukluktur. Temelde üç alanda görülen zorluklarla karakterizedir. Bu üç alan:
-
Sosyalleşme – Toplumsal Etkileşim
-
İletişim
-
Tekrarlayıcı davranışlar – Sınırlı İlgi Alanları
Sosyalleşme – Toplumsal Etkileşim
Toplumsal ilişki kurmada bir takım sorunlar gözlenir. Bu durum, çekingenlikten farklıdır. Çocuk, utandığı için ya da farklı bir sebepten dolayı istemediği için iletişim kurmaktan kaçınmaz. Buna yönelik bir güdüsü yoktur. Sosyal etkileşim kurma becerileri gelişmemiştir.
Genel olarak tek başına olma hali görülmektedir. Kendi başına belirli nesne ya da etkinliklerle uğraşırlar. Akranlarıyla iletişime giremezler. Sosyal bağlama uygun bir ilişki geliştiremezler.
Oyun becerilerinin gelişmemiş olması sık görülen özelliklerden biridir. Sosyal etkileşim sorunlarından dolayı yaşıtları ile ya da tek başlarına oyun oynama becerileri yaşıtlarından geridir. Oyuncaklarla ilgilenseler de bu ilgilenme genelde işlevsel değildir. Örneğin; oyuncak hayvanlarla oyun kurmak yerine onları belirli bir sırada dizme ya da arabayı sürmek yerine tekerleklerini çevirerek izleme gibi.
Sosyal etkileşim alanında yaşanan sorunlar, sadece yaşıtlarıyla değil yetişkinlerle ilişkilerinde de gözlenmektedir. Diğer kişileri sosyal ilişki kurmak yerine kendi amaçladığı bir davranışı gerçekleştiremediğinde kullandığı bir “nesne” gibi görme durumu vardır. Örneğin; kapıyı açamadığında bir kişinin elini tutarak oraya götürme. Bu aynı zamanda iletişim kurma konusundaki yetersizliklerle de bağlantılı bir sorundur.
İletişim
İletişim denildiğinde akla ilk olarak dil ve konuşma gelmektedir. Dil gelişimindeki sorunlar belki de dışarıdan ilk ve en net fark edilen konulardan bir tanesidir. Otizmli bireylerde dili iletişim kurma amacıyla kullanma ile ilgili bazı zorluklar görülmektedir. Konuşma hiç gelişmemiş olabilir ya da konuşma olsa da iletişim kurma amacıyla işlevsel bir konuşma olmayabilir.
Konuşmanın geliştiği durumlarda ise iletişim kurma amaçlı, işlevsel konuşmanın geliştirilmesi gerekmektedir. Zamir kullanımı (ben-sen), ekolalik konuşma (karşıdakinin söylediklerini tekrar etme), kelimelerin tonlanması, bazı kelime ya da sözlerin duruma uygun olmayan şekilde tekrarlanması gibi durumlar görülmektedir. Bunun yanı sıra konuşma ve iletişim başlatma, bunu uygun şekilde sürdürme ve sonlandırmada da bir takım zorluklarla karşılaşılmaktadır.
Tekrarlayıcı Davranışlar – Sınırlı İlgi Alanları
Tekrarlayıcı davranışlar farklı şekillerde ortaya çıkabilmektedir. Bu davranışlar vokal, motor, görsel, işitsel ve dokunsal olarak sınıflandırılabilir. Tekrarlı bir şekilde anlamı olmayan sesler çıkarma, el-kol çırpma, kendi ekseni etrafında dönme, zıplama, ışığa odaklanarak bakma, nesneleri muntazam bir şekilde dizme ve bunları izleme, belirli nesnelere dokunma, koklama gibi davranışlar görülebilmektedir. Tekrarlayıcı davranışlar zaman içerisinde ortadan kalkabilmekte yerine yeni davranışlar ortaya çıkabilmektedir. Otizmli bireyler bu davranışlardan duyusal uyarılma sağlamakta ve bu da davranışların devam etmesine sebep olan bir pekiştireç halini almaktadır.
Otizmli bireyler rutini severler. Değişiklik ya da belirsizlik onlarda kaygı ortaya çıkarmaktadır. Marka ve logolara ilgi duyarlar. Belirli konulara karşı aşırı ilgileri olabilir. Tekrarlayıcı davranışlar bazen kendilerine zarar verici nitelikte olabilmektedir (el ısırma, kendine vurma gibi).
Şu unutulmamalıdır ki, Otizmli bireylerin özellikleri farklılık gösterebilmektedir. Otizm tek bir çerçevede değerlendirilmez. Belirtiler hafiften ağıra doğru giden bir yelpazede değerlendirlebilir.
TEDAVİSİ
Otizmin bilinen en etkili "tedavisi" bireysel eğitimdir. Buradaki tedavi kelimesiyle anlatılmak istenen çocuğun işlevselliğinin arttırılması, gelişimsel becerilerinin olabildiğince yaşıtları seviyesine getirilmesi, uygun davranışların arttırılıp uygun olmayanların azaltılması ve çocuğun farkındalığının arttırılması gibi hedeflere ulaşılmasıdır. Eğitimi uygulayan uzman ve eğitimi alan çocuk bire bir çalışırlar. Bu eğitim davranışçı yaklaşımın ilkelerine göre düzenlenir. Eğitim yöntemini ifade ederken Uygulamalı Davranış Analizi (UDA), Applied Behavioral Analysis (ABA) ya da Davranışçı Yaklaşım gibi terimler kullanılabilmektedir. Eğitimde Ayrık Denemelerle Öğretim, Yanlışsız Öğretim, Fırsat Öğretimi gibi yöntemler kullanılmaktadır. Birçok konuda olduğu gibi Otizm konusunda da erken tanılama ve eğitime erken başlanması önemlidir. Bunun yanı sıra yoğun bir eğitimin uygulanması önemlidir. Bilimsel verilere göre haftada 20-40 saat arası bireysel davranışçı eğitim uygulanması önerilmektedir.
Alınan eğitim sonunda çocuklar birçok beceri alanında gelişmeler göstermektedirler. Otizm’e ilişkin belirtilerin yoğunluğu çocuktan çocuğa değişebilmektedir. Dolayısıyla eğitimden alınacak fayda da çocuktan çocuğa değişebilmektedir. Özellikle çocuğun zekası, farkındalığı ve iletişim kurmaya açıklığı çocuğun ilerlemesini kolaylaştırmaktadır.
Çocuğu otizm tanısı almış ailelerin eğitim için; yukarıda bahsedilen belirtilerin çocuğunda olduğunu düşünen ailelerin ise tanılama için vakit kaybetmeden bir uzmana başvurması önem taşımaktadır.
Göksu KOSTAKOĞLU
Uzman Psikolog